YAVRULARINI NASIL TAŞIYORLAR?




Bir çok canlı türü yavrularını tehlikelerden "taşıyarak" uzaklaştırır. Her birinin yavrusunu taşıma yöntemi farklıdır. Aslanlar yavrularının canını hiç acıtmadan enselerinden ısırırlar. Yavru kanguru ise tehlike anında başaşağı olarak annesinin kesesine atlar.

Kurbağalar, ördekler, akrepler, ayılar ve kunduzlar da yavrularını çoğunlukla üzerlerinde taşırlar.
Sincaplar yavrularını sarkık göbeklerinden dişleriyle kaldırırlar. Bir anne sincap yuvası bozulursa, yavrularını oldukça uzun bir mesafe de olsa taşır. Her defasında bir yavrusunu taşır ve hepsinin güvenle tahliye olduğuna ikna olana kadar eski yuvasına geri dönüp, bakar.

Yavru fareler, yuvalarında annelerinin meme uçlarına sıkı sıkıya yapışırlar ve genellikle saatlerce bırakmazlar. Eğer aile tehdit edilirse, anne yavrularını hemen alarak güvenli bir yere kaçabilir.

Yavrular meme uçlarını ağızlarıyla o kadar sıkı kavrarlar ki, anne birini bile kaybetmeden bacakları arasında bütün yavruları sürükleyebilir. Tehlike geçtiğinde anne, arkada kalmış yavru olması ihtimaline karşı, birkaç kez eski yuvasına dönerek kontrol eder.

Yarasalar gece boyunca böcek veya meyve aramak için uçarken, yavrularını da taşırlar. Bir yavru yarasa annesinin meme uçlarını süt dişleriyle kavrar ve pençeleriyle tüylerini sıkıca tutar. Bazı yarasalar üç veya dört kadar yavruya sahiptir ve bütün yavrular annenin vücuduna asılıyken bile, yarasalar uçmayı başarırlar.


Yavrusunu uçarken taşıyan birçok kuş türü bulunmaktadır. Bir çulluğun yerdeki yuvası tehdit edildiğinde, anne çulluk bacakları arasında sıkı sıkıya tutunan bir yavruyu hızlıca havaya kaldırabilir. Su tavukları, bataklık atmacaları ve baştankaralar güvenli bir ortama doğru yavrularıyla uçarken, onları gagalarında taşırlar. Kırmızı-kuyruklu doğanlar, yavrularını tıpkı yakaladıkları avlarını taşır gibi pençeleriyle kavrayarak havada taşırlar.


Dalgıç kuşları ise yavrularını sırtlarında taşırlar ve bir düşman gördüklerinde, hızla suya dalarlar ve yavruları arkalarında asılı dururken, suyun altında yüzerler. Yumurtalarını ve tetarlarını sırtlarında taşıyan tropik kurbağalar ve kara kurbağaları yavrularıyla birlikte güvenli bir ortama zıplayabilirler.


Daha da ilginci, bazı balıklar yavrularını güvenli bir yere ağızlarında taşırlar. Bir erkek dikenli balık, su otlarından oluşan yuvasının etrafında devriye gezerken, yumurtadan yeni çıkmış yavrusunu da korur. Eğer bir yavru dikenli balık yuvasından yüzerek uzaklaşırsa, babası da arkasından gider. Yavruyu ağzının içine çeker ve yuvaya getirdiğinde geri çıkarır.


Karıncalar gelişen yumurta ve larvaları, bir çocuk odasından diğerine ağızlarında taşırlar. Her sabah, bakıcı karıncalar kolonideki larvaları yuvanın yukarısındaki toprak tepede, güneşle ısınan bir çocuk odasına taşırlar. Güneş gökyüzünde hareket ettikçe, larvalar tepenin bir tarafından diğerine gidip gelirler. Bakıcılar akşamları larvaları gün içinde ısının biriktiği yuvanın dibinde bulunan çocuk odalarına götürürler. Çocuk odalarının girişleri, gece serinleyen havayı dışarıda tutmak üzere bloke edilir. Bir sonraki sabah, girişler yeniden açılır ve larvalar yeniden yukarı taşınırlar.

Koalalar yavrularını bir yıl gibi bir süre sırtlarında taşırlar.  Maymunlar ise sırtlarında yavruları olduğu halde daldan dala atlayabilirler. Ayı yavruları içinse annelerinin sırtı hem korunaklı hem de rahat bir mekandır.
Eğer yuvaları istila edilirse, karıncalar her ne pahasına olursa olsun larvaları korumak için harekete geçerler. Bazı karıncalar mücadele bölgesine hücum ederler ve düşmana saldırırlar. Diğerleri yardıma muhtaç larvaların hayatlarını kurtarmak üzere, çocuk odalarının başına giderler. Olgunlaşmamış karıncaları çenelerine alırlar ve onları yuvanın dışına taşıyarak, savaş sona erene ve düşmanlar gidene kadar saklarlar.

Görüldüğü gibi böceklerden aslanlara, kurbağalardan kuşlara kadar tüm canlılar yavrularını bir şekilde taşıyarak koruma altına alırlar. Bunların her biri son derece zahmetli ve anne babanın hayatını tehlikeye atan davranışlardır. Bir hayvanın bu kadar güçlü bir koruma duygusuna sahip olması nasıl açıklanabilir? Buraya kadar detaylarıyla incelediğimiz gibi, canlıların her biri yavruları yeterli olgunluğa erişene kadar onların her türlü sorumluluğunu üstlenirler. Onların her türlü ihtiyacını hiç eksiksiz olarak karşılarlar. Ve doğadaki tüm canlılarda bu korumanın ve fedakarca davranışların örneklerini görmek mümkündür.


Açık olan gerçek bir kez daha karşımıza çıkmaktadır: Bu canlıların her biri Allah'ın koruması altındadırlar. Allah her birine davranışlarını ilham eder ve onlar da buna eksiksiz uyarlar. Her biri kendilerini Yaratan Allah'a boyun eğmişlerdir. Kuran'da bu gerçek şöyle bildirilir:
Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)