7 Ağustos 2012 Salı

İMPARATOR PENGUENLERİNİN BENZERSİZ SABRI





İmparator penguenleri her üreme mevsiminde kilometrelerce yol katederek üreme alanlarına göç ederler.
Yumurtalarını koruma konusunda büyük bir azim, görülmemiş bir sabır ve şaşırtacak derecede dayanıklılık gösteren diğer canlı türü ise imparator penguenleridir. Antarktika'nın zorlu koşullarında yaşayan İmparator penguenleri, Mart ve Nisan aylarında (bu Antarktika'da kışın başlangıcı demektir) üremek ve yavrularını yetiştirebilmek için uygun olan bölgelere birkaç kilometrelik bir yolculuk yaparlar.
25.000 kadar penguen burada biraraya gelir ve çiftleşirler. Mayıs veya Haziran ayında dişi penguen bir yumurta yumurtlar. Çift yumurtaları için yuva yapamaz, çünkü çevrelerinde kardan ve buzdan başka hiçbir şey bulunmamaktadır. Ancak yumurtalarını buzun üzerine de bırakamazlar, çünkü yumurta soğuğa dayanamayarak hemen donar.

Bu nedenle imparator penguenleri yumurtalarını ayaklarının üzerinde taşırlar. Yumurtladıktan sonraki birkaç saat içinde, erkek dişinin yanına gelir ve her ikisi göğüs göğüse gelecek şekilde dururlar. Böylece erkek dişiden yumurtayı devralır. Her ikisi de yumurtayı buzun üzerinde tutmamaya özen gösterirler. Erkek önce ayak parmaklarını yumurtanın altına sokar ve sonra parmaklarını kaldırarak yumurtayı ayağının üzerine yuvarlar. Yumurtasını kırmamak için de bu işlemleri son derece dikkatli ve özenli yapmak zorundadır. Bu zorlu işlemin ardından, yumuşak tüyleri ile yumurtanın üzerini örter.

Yumurta üretmek dişi penguenin vücudundaki besin deposunun tamamına yakınını tüketmiştir. Bu kaybını telafi etmek için hemen yiyecek bulmaya denize geri dönmelidir. Bu yüzden kuluçkaya erkek penguen yatar.


Ancak bu, diğer kuşlarınkinden çok daha zorlu ve sabır gerektiren bir kuluçka dönemidir. Penguenler yumurtalarını bir an bile ayaklarının üzerinden indiremezler. Bu nedenle hareket kabiliyetleri yok gibidir. Sadece ayaklarını sürükleyerek birkaç metre ilerleyebilirler. Küçük kuyruklarını üçüncü ayak gibi kullanır ve topuklarının üzerinde durarak dinlenirler, bu esnada ayak parmaklarını yukarı doğru dikerler ki değerli yumurtaları buza değip donmasın. Penguenin tüyleriyle örttüğü ayakları dışarıdan 80 derece daha sıcaktır ve bu sayede yumurtası dondurucu soğuğu kesinlikle hissetmez.
Kış ilerledikçe çok şiddetli tipiler başlar, rüzgar saatte 120-160 km hızla eser. Bu öldürücü kış şartlarında erkek penguenler aylarca hiçbir şey yemeden ve neredeyse hiç kıpırdamadan yavruları için benzersiz bir fedakarlıkta bulunurlar. Bu zor koşullarda donmaktan kurtulmak için önemli bir dayanışma örneği göstererek birbirlerine daha da
yaklaşırlar. Aralarına soğuk girmesini engellemek için gagalarını göğüslerine yapıştırırlar, böylece enseleri dümdüz olur ve birbirine yapışan penguenler arada hiç boşluk kalmayacak şekilde tüyden bir tavan oluştururlar. Çemberin dışında kalanlar kuzey kutbunun bütün sertliğini göğüslemek zorundadırlar. Ancak bu çok uzun sürmez, çünkü sürekli olarak yer değiştirirler ve dönüşümlü olarak çemberin dışına geçerler. Böylece birbirlerini de kollamış olurlar. Hiçbiri çemberin dış kısmına geçme konusunda çekimser davranmaz. Binlerce penguenin aralarında hiçbir çatışma çıkmadan, aylarca, olabilecek en zor koşullarda bile birlikte yaşamaları ve dayanışma içinde olmaları son derece ilginçtir. Bilinç ve akıl sahibi insanların bile menfaatleriyle çatışabilecek böyle bir ortamda penguenlerin bu kadar uyumlu, ince düşünceli ve fedakar tavırlar göstermeleri çok ender karşılaşılabilecek bir durumdur. Tüm bu güç koşullara rağmen, penguenlerin hayatları pahasına yumurtalarını bırakmamaları ise evrim teorisinin, "zayıfların ezilerek yok olduğu"nu iddia ettiği doğa anlayışını tamamen yıkmaktadır. Çünkü doğa, zayıfların ezilerek yok oldukları bir savaş meydanından çok, zayıfların güçlüler tarafından her türlü zorluğa rağmen korunarak bakıldıkları bir yerdir.


Son derece çetin geçen bu 60 günün sonunda yumurtalar çatlar. 60 gündür, tek bir şey yemeden soğuğa karşı direnen erkek penguenler, yumurtalar çatladıktan sonra bile kendilerini değil yavrularını düşünürler. Yeni doğan yavrunun besine ihtiyacı vardır. Erkek penguen yutağından az da olsa süt salgılar ve bunu yavrusuna içirir. İşte tam bu kritik günlerde dişiler görünür. Dişiler döndüklerinde seslenmeye başlarlar ve erkekler de onlara karşılık verir. Eşler birbirlerini çiftleşme sırasında öğrendikleri seslerinden tanırlar. 3 ay boyunca ayrı kalmalarına rağmen bu sesi hemen tanıyabilmeleri de Allah'ın onlara verdiği özel bir yetenektir.




Dişinin kursağı tamamen avladığı yiyeceklerle doludur. Bu depoladığı yiyecekleri yavrusunun önüne boşaltır ve yavru ilk gerçek yemeğini yer. Dişinin geri dönmesiyle erkeğin bir an önce yavruyu terk ederek kendi işine döneceği düşünülebilir. Ancak böyle olmaz, erkek 10 gün kadar daha yavruya bakar. Onu ayağının üzerinde korumaya devam eder. Sonrasında ise, yaklaşık 4 aylık açlık döneminden sonraki ilk yemeğini yemek üzere denize döner.


Erkek penguen denizde avlandıktan 3–4 hafta sonra geri döner ve yavruya bakma görevini dişiden devralır. Bu kez dişi tekrar avlanmak için denize geri döner.


Yavru penguenler ilk dönemlerinde vücut ısılarını kendileri oluşturamazlar ve yalnız bırakıldıklarında birkaç dakika içinde donarak ölürler. Bu nedenle erkek ve dişi penguen yavruya yiyecek bulma ve onu soğuktan koruma görevlerini gerçek bir işbölümü yaparak dönüşümlü olarak üstlenirler. Ve görüldüğü gibi bu konuda o kadar hassastırlar ki kendi yaşamlarını bile bu uğurda tehlikeye atmaktan çekinmezler. Dişi ve erkek penguenlerin büyük bir dayanışma ve işbölümü içinde yumurtalarını ve yavrularını, ölümü ve en zor koşulları göze alarak korumaları, her ne pahasına olursa olsun yavrularını bir an bile yalnız bırakmamaları onlara Allah tarafından ilham edilmektedir. Bilinci ve aklı olmayan bir canlıdan beklenen, bu şartlara dayanamayarak yumurtayı birkaç saat içinde terk etmesi ve kendi başının çaresine bakmasıdır. Ancak penguenler Allah'ın onlara ilham ettiği koruma duygusu sayesinde, saatlerce veya günlerce değil, aylarca yumurtalarını korurlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder