7 Ağustos 2012 Salı

BİRKAÇ AŞAMALI PLAN YAPABİLEN İMPARATOR TIRTILI




Elbette ki doğada akılcı davranışlar gösteren, plan ve hesap yapan tek canlı kunduzlar değildir. Bu konuda başarı sağlayan sayısız canlıdan bir diğeri de –kunduzdan çok daha küçük ve kendisinden en küçük bir bilinç ve zeka belirtisi dahi beklenemeyecek olan- bir tırtıl türüdür. Bu, imparator ipeğini üreten tırtıldır.


Larva dönemini diğer tırtıllar gibi koza içinde geçiren bu tırtıl, larvadan çıktıktan sonra üzerini bir yaprakla örterek kendini gizler. Tırtılın bu örtünme işini gerçekleştirme tarzı, önceden belirlenmiş son derece akılcı bir plan üzerinedir ve her aşaması beceri gerektirir.

Çünkü yeşil, yaş bir yaprak bükülemeyeceği için tırtılın üzerini koruyucu bir kabuk gibi örtemez ve tırtılın bu sorunu bir şekilde çözmesi gerekir. Tırtıl, bu ilk sorunu akla gelebilecek en basit, ama amacına en uygun biçimde çözer. Önce yaprağın sapını ısırarak koparır. (Ancak daha önce yaprak düşmesin diye onu ipeği ile dala sıkıca bağlar.) Bu girişimin kaçınılmaz bir sonucu olarak yaprak kurumaya başlar ve bir süre sonra büzülür. Kuruyan bir yaprak aynı zamanda yuvarlaklaşır da. Bu sayede birkaç saat sonra tırtıl, içine girebileceği ideal bir yaprak boru elde etmiştir bile.




İlk bakışta bu tırtılın bir seri akıl gösterisinde bulunarak kendisine güvenli bir korunak hazırladığını düşünebilirsiniz. Bu doğrudur, ancak tırtıl kuru bir yaprağın içine saklanarak aynı zamanda kendini kolay bir yem haline de getirmiştir. Çünkü kuru bir yaprak her zaman için farklı renginden dolayı kuşların dikkatini daha çok üzerine çekecektir ve bu da tırtılın sonu demektir.


İşte bu noktada tırtıl bir buluş daha yapar ve kendini kuşların dikkatini çekecek bir yem olmaktan kurtarır. Tırtıl bu sorunu bir matematikçi gibi olasılık hesabı yaparak çözer; içine gireceği yaprak dışında beş-altı yaprağa daha aynı işlemleri uygular ve bunları, içine yatacağı yaprağın çevresine yine kendi ipeği ile bağlar. Böylece dalda bir tane değil, altı yedi tane kuru yaprak bulunur ve bunlardan yalnızca bir tanesinin içinde tırtıl saklıdır. Diğerleri boş birer tuzaktırlar. Bir kuş gelip de kuru yapraklara yönelirse, tırtılı avlama olasılığı 1/6 olacaktır.


Bütün bunların bilinçli davranışlar olduğu açıkça ortadadır. Ancak, mikroskobik bir beyne ve son derece basit bir sinir sistemine sahip bir tırtılın bu kadar bilinçli, planlı ve akılcı davranışlar sergilemesi mümkün müdür? Bu tırtılın düşünme gibi bir yeteneği yoktur ki, birkaç aşama sonrasını düşünebilsin. Tırtılın bunu bir başka tırtıldan öğrenmiş olmasının da imkanı yoktur. Aslında kendisini bekleyen tehlikeler olduğunun bile farkında değildir. Öyle ise düşmanları yanıltma fikrinin sahibi kimdir?


Bu soruları bir evrimci bilim adamına sorarsanız size açık ve kesin bir cevap asla veremeyecektir. Ancak evrimcilerin çok çaresiz kaldıklarında sığındıkları bir kavram vardır: içgüdü. Evrimciler, hayvanların bu davranışları içgüdüleri ile sergilediklerini söylerler. Böyle bir durumda sorulması gereken ilk şey içgüdünün tanımı olmalıdır. Hayvanların bu davranışları içgüdüsel olduğuna göre, örneğin bir tırtılın yaprağı keserek üzerine örtmesi için onu güden bir mekanizma veya bir güç olmalıdır. Veya yine aynı güç kunduzları barajlar ve yuvalar inşa etmesi için "gütmelidir". Ve bu mekanizmanın veya gücün, isminden de anlaşılacağı gibi canlının içinde bir yerlerde bulunması gereklidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder